Yurt dışı tatili, hem ailem ve arkadaşlarımla birlikte, hem de güzel bir mevsimde olunca benim için tüm kış beklemeye değer en güzel şey :) Barselona, hep görmek istediğim şehirlerden biriydi. Aylar önce uygun uçak bileti bulunca fırsatı kaçırmadık. 4 gece oradaydık. Barselona'yı sevdim, beklentilerimi karşıladı ama aşırı övgülere değer mi, orası tartışılır :)
9 Haziran Pazar günü İstanbul'dan 3,5 saatlik uçuşla Barselona'ya ulaştık. Havaalanından trene bindik ve metroyla aktarma yaparak yaklaşık 40 dakikada otelimizdeydik.* Trene binmeden önce toplu taşıma araçlarında kullanmak için 10 kullanımlık T10 biletten aldık ve belirli bir saat aralığında aktarma da olduğu için kişi başına 1 Euro'ya otelimize ulaşmış olduk.
Pension Portugal'da kaldık. Otelin konumu süperdi, Barri Gotic bölgesinin sonuna doğru, La Rambla'nın da hemen arkasındaki sokaktaydı. Bu sayede birçok yere yürüyerek ulaştık. Odaların temiz olması ve personelin ilgili olması güzeldi. Ancak odada dolap bile yoktu, eşya konusunda biraz cimri davranmışlar :) Bir de bizim odamız ara boşluğa bakıyordu ve zaman zaman iyi kokmuyordu. Yine de genel anlamda memnun kaldık.
La Rambla, bizim İstiklal Caddesi'ni andırıyor. Ancak cadde çok geniş, iki yanından arabalar geçiyor, yayalar ortadan yürüyor. Gittiğimiz gün caddede yerel lezzet festivali gibi bir şey vardı. Ancak stantların hepsinde çok uzun kuyruklar olduğu için bir şey tadamadık. Yine de ortam çok hareketli ve güzeldi. Barselona'nın meşhur pazarı Mercat de la Boqueria da bu cadde üzerinde. Pazar günleri hariç her gün 20.30'a kadar açıkmış. Pazarda çeşitli sebzeler, meyveler, meyve suları, et ve deniz ürünleri, mini restoranlar, çikolata ve şekerlemeciler mevcut. 1,5 Euro'ya içinde tropik meyvelerin de olduğu meyve salataları yiyebiliyorsunuz. (Aynıları plajda 3 Euro). Meyvelerin ve sebzelerin rengarenk görüntüsü burayı cazibeli hale getiriyor sanırım. Herkesin damak zevkine göre bir şeyler bulacağı güzel bir pazar burası.
Eski şehir merkezi ya da gotik mahalle olarak da anılan Barri Gotic benim Barselona'da en sevdiğim bölge oldu diyebilirim. La Rambla'da cadde üzerinde yürürken kalabalığın yöneldiği dar sokaklara girdiğinizde buraya çıkıyorsunuz. Mutlaka görülmesi gereken yerler listemin yıldızlarından Plaça Reial (Kraliyet meydanı) burada. Ortasında çeşmesi olan ve her tarafı kafe ve restoranlarla çevrili kocaman bir avlu. Günün her saati hareketli ve canlı. Çocuklar da burayı ekstra sevdiği için birkaç kez gidip tadını çıkardık. Santa Maria del Pi Kilisesi de bu bölgede. Diğer kiliselere nazaran daha sade bir yapı. Biz gittiğimizde ziyaret saati bitmişti. Hemen önünde ağırlıklı olarak yerel peynirlerin satıldığı tezgahlar vardı. Biraz yürüdüğümüzde Barselona Katedrali büyüklüğü ve ihtişamıyla kendini gösteriyordu. Günün belli saatlerinde girişler ücretsizmiş. Ayrıca asansörle çatısına çıkmak da mümkün. Biz biraz geç gittiğimiz için dışardan izlemekle yetindik. Önündeki merdivenlerde oturup meydandaki sokak sanatçılarını ve dansçıları izledik. İlk gün bu bölgedeki bütün sokakları gezdik neredeyse.
2. gün ilk durağımız metro ile gittiğimiz (Vallcarca durağında indik) ve onlarca basamak merdiven çıkarak ulaştığımız Park Güell'di. Park kısmı güzel, oldukça yürüyorsunuz. Kemerlerin altında flamenko dansını ve müziği çok güzel harmanlamış bir grup vardı, dinlenirken dinledik :) Gaudi'nin meşhur mozaik eserlerinin olduğu kısımın biletleri tükendiği için oraya giremedik. Pazartesi sabah erken saatte böyle bir ihtimal aklımıza gelmemişti. Önceden online almakta fayda varmış. Dışardan mümkün olduğunca yaklaşıp biraz inceledik ama o kısıma giremeyeceğimizi bilsek gitmeyebilirdik Park Güell'e.
Barselona'nın sembolü Sagra da Familia'ya taksiyle kısa sürede ulaştık. Park Güell'den biraz uzun sürede yürüyerek de gidilebilecek bir yol ama çocukların enerjisini erkenden bitirmek istemedik. Antoni Gaudi'nin meşhur eseri La Sagrada Familia, Barselona'ya gidip görmeden dönülmemesi gereken yerlerden ilki sanırım. İnanılmaz büyük ve muhteşem bir eser. 2026'de inşaatının bitmesi planlanıyormuş. 2. bahtsızlığımızı burada yaşayarak tarihi yanlış hesaplamam sonucu döndüğümüz güne online bilet aldığımızdan içini göremedik.(Uçak biletimizi iletince iptal ettiler neyse ki). İnşaatı tamamen bitince yine gideriz belki :) Çok etkileyici gerçekten, içi de fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla çok güzel.
Sonraki durağımız Passeig de Gracia Caddesi'ne yürüyerek ulaştık. Gaudi'nin önemli eserlerinden Casa Batllo ve Casa Mila (La Pedrera) da burada. Gitmişken görmeden dönmek istemedik. Ben Casa Batllo'yu daha çok sevdim. Giriş ücretleri yüksek olduğu için dışarıdan izlemekle yetindik. Geniş sokakları ve kaldırımları olan bu cadde üzerinde birçok lüks markanın mağazaları ve şık restoranlar var.
Barselonata semtine yine metroyla gittik. Sahil yolu boyunca çok fazla kafe, restoran ve ağırlıklı olarak pareo ve halı satan seyyar satıcılar var. 10 dk kadar yürüyünce plaja ulaştık. Gittiğimizde hava 23-24 derece civarlarındaydı. Deniz çok soğuktu, ayaklarımızı sokabildik yalnızca, çocuklar da kumda oynadı. Güneşlenen insanların ancak %1'i denize giriyordu :) 2 gün sonra tekrar Barselonata'ya gittiğimizde çocukların ısrarıyla fayton bisiklete bindik (ön tarafından oturulanlar daha güzel), düşündüğümüzden daha keyifliydi.
3. günümüzde tüm gün yağmur yağdı. Hava sıcaklığı da 17-18 derecelere düştü. Kısa mesafelerde yürümemize ve yağmurluklarımıza rağmen zaman zaman ıslandık. Otelden pek fazla uzaklaşamadığımız için yakın yerlere gitmeye karar verdik. Port Vell limanına yürüdük, Maremagnum adında küçük bir alışveriş merkezi vardı, biraz oraya sığındık. Bu bölge La Rambla'nın sonunda, otele yaklaşık 7-8 dk yürüme mesafesindeydi. Akşam üstü yağmur biraz azalınca yine Barri Gotic'i ve La Rambla'yı turladık. Ara sokaklardaki kafeleri keşfettik, hediyelik eşya satan dükkanları gezdik.
Montjuic tepesi 4. günümüzün ilk durağıydı. Metro ve füniküleri kullanarak ve geniş yeşillikler içindeki yoldan 15 dakika yürüyerek tepeye ulaştık. Teleferikle de çıkılıyor ama yürüyüş yolu gayet keyifli. Montjuic kalesi ve etrafındaki peyzaj görülmeye değer. Kale içine giriş ücretli. Güzel bir şehir ve liman manzarası için kaleye çıktık ancak görecek farklı bir şey yok. Kalenin hemen altındaki yoldan otobüsle (150 numara) 10 dakikada Barselona'nın açık hava müzesi Poble Espanyol'a gittik.
Poble Espanyol, İspanya'nın ünlü bina ve caddelerinin ölçeklendirilmiş halleriyle inşa edildiği bir açık hava müzesi. İçinde Picasso, Dali ve Miro müzesi, İspanyol geleneklerinin gösterildiği kısa film stüdyosu (bir sürü ayrı ekranda, ayrı ayrı görüntüler gösteriliyor, farklı bir deneyim) birçok tasarım dükkanı, atölye, kafe kısacası çok şey var. Burada rahatlıkla 3-4 saatinizi geçirebilirsiniz.
Sonraki rotamız Ciutadella Parkı'na (Parc de la Ciutadelle) biraz yürüyüş sonrası otobüsle 20 dakikada ulaştık. Kolay ulaşılan bir konumunda yeşillikler içinde güzel bir park. Vaktimiz kısıtlı olduğu için her tarafını gezemedik ama Casacada anıtı ve çeşmesini, mamut heykelini, içinde tekneyle gezilebilen göletini görmek bile güzeldi. Ayrıca içinde hayvanat bahçesi ve doğa bilimleri müzesi de görülebilecek yerlerden.
5. ve son günümüzde havaalanına gitmeden önce kısıtlı bir vaktimiz olduğu için La Rambla'nın deniz tarafına doğru yürüyerek Kristof Kolomb Anıtı'nı görmeye gittik. Rivayete göre Kolomb'um parmağı Amerika'yı gösteriyormuş. Oradayken fark etmedik ama asansörle anıtın tepesine çıkılabiliyormuş.
İspanya'ya gidip ne yemeli sorusuna herkes bir ağızdan aynı cevabı verir sanırım; tapas ve paella. Tapas aslında atıştırmalık olarak bilinen küçük porsiyonlu yiyecekler. Ekmek üzeri et veya deniz ürünlü çeşitleri olduğu gibi, patates tava veya biber kızartması da en çok talep gören tapas örnekleri. Paella ise hafif diri pişirilmiş safranlı pilav, genellikle üzerine midye, karides gibi deniz ürünleri konuluyor. Meyve suları, kırmızı şarap ve tarçın, karanfil gibi baharatlar kullanılarak yapılan sangria da İspanya'da en çok tercih edilen içeceklerin başında geliyor. Gittiğimiz yerler;
9 Haziran Pazar günü İstanbul'dan 3,5 saatlik uçuşla Barselona'ya ulaştık. Havaalanından trene bindik ve metroyla aktarma yaparak yaklaşık 40 dakikada otelimizdeydik.* Trene binmeden önce toplu taşıma araçlarında kullanmak için 10 kullanımlık T10 biletten aldık ve belirli bir saat aralığında aktarma da olduğu için kişi başına 1 Euro'ya otelimize ulaşmış olduk.
Pension Portugal'da kaldık. Otelin konumu süperdi, Barri Gotic bölgesinin sonuna doğru, La Rambla'nın da hemen arkasındaki sokaktaydı. Bu sayede birçok yere yürüyerek ulaştık. Odaların temiz olması ve personelin ilgili olması güzeldi. Ancak odada dolap bile yoktu, eşya konusunda biraz cimri davranmışlar :) Bir de bizim odamız ara boşluğa bakıyordu ve zaman zaman iyi kokmuyordu. Yine de genel anlamda memnun kaldık.
La Rambla, bizim İstiklal Caddesi'ni andırıyor. Ancak cadde çok geniş, iki yanından arabalar geçiyor, yayalar ortadan yürüyor. Gittiğimiz gün caddede yerel lezzet festivali gibi bir şey vardı. Ancak stantların hepsinde çok uzun kuyruklar olduğu için bir şey tadamadık. Yine de ortam çok hareketli ve güzeldi. Barselona'nın meşhur pazarı Mercat de la Boqueria da bu cadde üzerinde. Pazar günleri hariç her gün 20.30'a kadar açıkmış. Pazarda çeşitli sebzeler, meyveler, meyve suları, et ve deniz ürünleri, mini restoranlar, çikolata ve şekerlemeciler mevcut. 1,5 Euro'ya içinde tropik meyvelerin de olduğu meyve salataları yiyebiliyorsunuz. (Aynıları plajda 3 Euro). Meyvelerin ve sebzelerin rengarenk görüntüsü burayı cazibeli hale getiriyor sanırım. Herkesin damak zevkine göre bir şeyler bulacağı güzel bir pazar burası.
Eski şehir merkezi ya da gotik mahalle olarak da anılan Barri Gotic benim Barselona'da en sevdiğim bölge oldu diyebilirim. La Rambla'da cadde üzerinde yürürken kalabalığın yöneldiği dar sokaklara girdiğinizde buraya çıkıyorsunuz. Mutlaka görülmesi gereken yerler listemin yıldızlarından Plaça Reial (Kraliyet meydanı) burada. Ortasında çeşmesi olan ve her tarafı kafe ve restoranlarla çevrili kocaman bir avlu. Günün her saati hareketli ve canlı. Çocuklar da burayı ekstra sevdiği için birkaç kez gidip tadını çıkardık. Santa Maria del Pi Kilisesi de bu bölgede. Diğer kiliselere nazaran daha sade bir yapı. Biz gittiğimizde ziyaret saati bitmişti. Hemen önünde ağırlıklı olarak yerel peynirlerin satıldığı tezgahlar vardı. Biraz yürüdüğümüzde Barselona Katedrali büyüklüğü ve ihtişamıyla kendini gösteriyordu. Günün belli saatlerinde girişler ücretsizmiş. Ayrıca asansörle çatısına çıkmak da mümkün. Biz biraz geç gittiğimiz için dışardan izlemekle yetindik. Önündeki merdivenlerde oturup meydandaki sokak sanatçılarını ve dansçıları izledik. İlk gün bu bölgedeki bütün sokakları gezdik neredeyse.
Barselona'nın sembolü Sagra da Familia'ya taksiyle kısa sürede ulaştık. Park Güell'den biraz uzun sürede yürüyerek de gidilebilecek bir yol ama çocukların enerjisini erkenden bitirmek istemedik. Antoni Gaudi'nin meşhur eseri La Sagrada Familia, Barselona'ya gidip görmeden dönülmemesi gereken yerlerden ilki sanırım. İnanılmaz büyük ve muhteşem bir eser. 2026'de inşaatının bitmesi planlanıyormuş. 2. bahtsızlığımızı burada yaşayarak tarihi yanlış hesaplamam sonucu döndüğümüz güne online bilet aldığımızdan içini göremedik.(Uçak biletimizi iletince iptal ettiler neyse ki). İnşaatı tamamen bitince yine gideriz belki :) Çok etkileyici gerçekten, içi de fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla çok güzel.
Barselonata semtine yine metroyla gittik. Sahil yolu boyunca çok fazla kafe, restoran ve ağırlıklı olarak pareo ve halı satan seyyar satıcılar var. 10 dk kadar yürüyünce plaja ulaştık. Gittiğimizde hava 23-24 derece civarlarındaydı. Deniz çok soğuktu, ayaklarımızı sokabildik yalnızca, çocuklar da kumda oynadı. Güneşlenen insanların ancak %1'i denize giriyordu :) 2 gün sonra tekrar Barselonata'ya gittiğimizde çocukların ısrarıyla fayton bisiklete bindik (ön tarafından oturulanlar daha güzel), düşündüğümüzden daha keyifliydi.
3. günümüzde tüm gün yağmur yağdı. Hava sıcaklığı da 17-18 derecelere düştü. Kısa mesafelerde yürümemize ve yağmurluklarımıza rağmen zaman zaman ıslandık. Otelden pek fazla uzaklaşamadığımız için yakın yerlere gitmeye karar verdik. Port Vell limanına yürüdük, Maremagnum adında küçük bir alışveriş merkezi vardı, biraz oraya sığındık. Bu bölge La Rambla'nın sonunda, otele yaklaşık 7-8 dk yürüme mesafesindeydi. Akşam üstü yağmur biraz azalınca yine Barri Gotic'i ve La Rambla'yı turladık. Ara sokaklardaki kafeleri keşfettik, hediyelik eşya satan dükkanları gezdik.
Montjuic tepesi 4. günümüzün ilk durağıydı. Metro ve füniküleri kullanarak ve geniş yeşillikler içindeki yoldan 15 dakika yürüyerek tepeye ulaştık. Teleferikle de çıkılıyor ama yürüyüş yolu gayet keyifli. Montjuic kalesi ve etrafındaki peyzaj görülmeye değer. Kale içine giriş ücretli. Güzel bir şehir ve liman manzarası için kaleye çıktık ancak görecek farklı bir şey yok. Kalenin hemen altındaki yoldan otobüsle (150 numara) 10 dakikada Barselona'nın açık hava müzesi Poble Espanyol'a gittik.
5. ve son günümüzde havaalanına gitmeden önce kısıtlı bir vaktimiz olduğu için La Rambla'nın deniz tarafına doğru yürüyerek Kristof Kolomb Anıtı'nı görmeye gittik. Rivayete göre Kolomb'um parmağı Amerika'yı gösteriyormuş. Oradayken fark etmedik ama asansörle anıtın tepesine çıkılabiliyormuş.
Sensi Mezzanine Tapas: Barselona'da olduğumuz süre boyunca İspanyol kökenli yemek yemek için gittiğimiz tek yerdi. Otelimizin sokağındaydı. İlk gittiğimizde siesta saatine denk gelmişiz, rezervasyon yapıp akşam tekrar gittik :) Hoş mekan. Birkaç çeşit tapas ve ortaya paella söyledik. Ben deniz ürünleri konusunda seçici olduğum için sadece pilavın tadına baktım, fena değildi. Sebzeli tapasları, çiğ levrekli soslu yemeği çok güzeldi. Mekan biraz pahalı ve porsiyonları çok küçük. Çocuklar için söylediğimiz peynirli tortellini makarna tam 4 adetten oluşuyordu :) Ancak genel anlamda hepimiz memnun kaldık.
Bacoa: Hamburger sevenler buraya gitmeden dönmemeli! Size verilen kağıda köfte, ekmek ve patates seçiminizi işaretleyip veriyorsunuz, hazır olunca masanıza getiriyorlar. Hamburgeri de patatesleri de çok başarılı. Birkaç yerde şubesi var. Biz Barri Gotic ve Barselonata plajının oradakilerden yedik.
OIZY Dumpling Bar: Çeşit çeşit malzemerle tercihinize göre haşlama veya kızartma mantı yapan Çin restoranı. Hamurların içini seçiminize göre orada doldurup hazırlıyorlar. Biz kıymalı, mantarlı ve sebzeli olanları denedik. Lezzet olarak bizimkilerden farklı ve çok doyurucu değil ama denemeye değer.
Tapa Tapa: Passeig de Gracia Caddesi'ndeki şubesine öğlen bir şeyler atıştırmak için gittik. Fiyat-performans olarak fena değildi.
Caelum: Barri Gotic'in ara sokaklarından birinde tatlı bir atmosferi olan güzel bir pastane. Biz çay-kahve içtik ama vitrin boyu dizilmiş tatlıları da güzel gözüküyordu.
La Cure Gourmande: Kurabiyeleri enfes bir dükkan. Tatlı seven bir tanıdığınıza güzel teneke kutularından alıp bu kurabiyelerden doldurabilirsiniz. Fiyatları yüksek ama en azından 1-2 tane alıp deneyin :)
* La Rambla caddesi civarında konaklayacaklar aynı güzergahı takip edebilir: Havaalanından çıktığınızda tüp geçit gibi bir yerden giderek yolun karşısına geçiyorsunuz. Yeşil R2 trenine binip 4 durak giderek Barcelona Passeig Gracia durağında iniyorsunuz. L3 yeşil metro hattına geçerek 3 durak sonra Drassanes durağında iniyorsunuz).
OIZY Dumpling Bar: Çeşit çeşit malzemerle tercihinize göre haşlama veya kızartma mantı yapan Çin restoranı. Hamurların içini seçiminize göre orada doldurup hazırlıyorlar. Biz kıymalı, mantarlı ve sebzeli olanları denedik. Lezzet olarak bizimkilerden farklı ve çok doyurucu değil ama denemeye değer.
Tapa Tapa: Passeig de Gracia Caddesi'ndeki şubesine öğlen bir şeyler atıştırmak için gittik. Fiyat-performans olarak fena değildi.
Caelum: Barri Gotic'in ara sokaklarından birinde tatlı bir atmosferi olan güzel bir pastane. Biz çay-kahve içtik ama vitrin boyu dizilmiş tatlıları da güzel gözüküyordu.
La Cure Gourmande: Kurabiyeleri enfes bir dükkan. Tatlı seven bir tanıdığınıza güzel teneke kutularından alıp bu kurabiyelerden doldurabilirsiniz. Fiyatları yüksek ama en azından 1-2 tane alıp deneyin :)
Sırada notlar;
- Biz rotamızdaki çoğu yeri gezdik ama sindire sindire değil, hızlı hızlı :) Yağmurlu gün planlarımızı aksatmasaydı Barselona ulusal müzesine ve Tibidabo'ya gitmek isterdim.
- Bazı müzeler her ayın ilk Pazar günü ücretsiz. Başka zamanlarda da ücretsiz olduğu gün ve saatler var. Seyahati planlarken bunlara dikkat etmek ekonomik anlamda rahatlık sağlayabilir.
- Biz çocuklarla olduğumuz için fırsatımız olmadı ama en az bir gün elektrikli scooter kiralayıp dolaşmak keyifli olabilir.
- Çocukla seyahat için Barselona gayet uygun bir yer. Tabii bisiklet, scooter ve paten kullanan çok fazla kişi olduğu için dikkatli olmak gerekiyor.
- Gideceğiniz restoranlar için siesta saatlerine dikkat edin, bizim gibi kapıda kalmayın :) Ayrıca restoran çalışanlarından çok fazla güler yüz ve müşteri memnuniyeti beklemeyin.
- Kahvaltı için çoğu yerde bulunan patatesli omlet ve sandviçler kurtarıcımız oldu. Patatesli omlet bizim yaptıklarımıza benzemiyor. Daha çok patatesli keki andırıyor. Bizim otelin sokağında güzel sandviçler yapan bir dükkan vardı.
- Hediyelik eşya konusunda milyon tane dükkan var. 1 Euro'ya bile gayet güzel magnetler satılıyor. Tasarım birşeyler almak isteyenler için La Nostra Ciutat on numara bir yer. Ancak fiyatlar biraz yüksek. Hiç bir şey almasanız bile mutlaka uğrayın.
- Barselona kültürel anlamda çok doyurucu bir şehir. Belli başlı yerleri gezdik ama daha gidilebilecek çok yer vardı. Bu yüzden ileride bir gün yine gitmek isterim :)
Not: Fatih, fotoğrafların çoğu senden, çok teşekkürler :)