Şile

Hafta sonu baharı karşılamak için arkadaşlarla Şile'ye gittik. Şansımıza hava çok güzeldi. Denize ayağımızı soktuk, kumlarda yuvarlandık. Denizi o kadar güzel ki, tertemiz ve masmavi...

Biz hemen hemen her sene, kış sonu ya da ilkbahar başı gideriz oraya. Önceki gidişlerimizde İtergen Otel'de kalırdık. Çatı katı çok güzeldir, terasından denizi izlemek de ayrı bir keyiflidir. Bu sefer Değirmen Otel'de kaldık. Servis, yemekler, hizmet her şey süperdi. Yazın gitmek isteyenler için ayrıca açık havuzu da var.
Şile küçük bir yer, bir günde her yeri gezebilirsiniz. Kocaman bir sahili var. Bütün kafeler ve restoranlar deniz manazaralı.  





Gidilecek yerlerin en başında Şile Feneri var. Şile'nin sembolü haline gelen Şile Feneri Türkiye'nin en büyük deniz feneriymiş. Işığı 20 mil uzaktan görülüyormuş. Çevresindeki Kavala Parkı da süper deniz manzaralı. Parkın içerisinde hayvanlar özgürce dolaşıyor. 
Çay, kahve içmek için ideal bir yer.

Fenerin biraz ilerisinde Ağlayan Kayalar var. Daha doğrusu önceden varmış sanırım. 
Ordaki kayaların arasından sular akıyormuş, o yüzden bu isim verilmiş. Bizim gördüğümüz kadarıyla artık ağlamıyorlar. Ordaki esnaf da ağladıklarını hiç görmemiş. Bu kayalar bir şehir efsanesi olabilir ama o bölgenin ismi böyle kalmış. Bakkal, manav bütün dükkanlar bu ismi kullanıyor :)






Bol bol deniz havası alıp, parkları turladıktan sonra sevdiklerinize hediyelik bir şeyler almak isterseniz, Şile bezinden kıyafetler satan bir sürü dükkan var. Oralara bir göz atın derim. 




Kısacık tatilimiz hemen bitti. Dönüş yolunda kendimize ve midemize moral olsun diye
onlarca gözlemeciden biri olan Karadenizli Bacının Yeri'ne gidip gözlemeleri bir güzel mideye indirdik.