İstikamet Yunanistan! Thassos, Alexandroupoli

Komşu Yunanistan'a gitmeyi uzun zamandır planlıyorduk. Hem deniz tatili, hem yeni bir ülke görme deneyimi cazip gelmişti hep. Bize eşlik eden 1,5 yaşında minik bir adamımız olduğu için, rotayı ona göre çizdik. Çok uzun yollar katetmeden, çok yorulmadan (hiç yorulmadan diyemiyorum, bebekli tatilde mümkün değil :) ) bir tatil yapalım dedik. Önce Alexandroupoli'de sonra da Thassos'da güzel günler geçirdik.

Öncelikle pasaport ve vize işlemlerinden sonra arabayla gideceğimiz için uluslararası ehliyet aldık ve yurt dışı trafik sigortası (yeşil sigorta) yaptırdık. Sınırdan geçerken bazen sormuyorlarmış ama bize sordular bu belgeleri. 
İstanbul'dan arabayla yaklaşık 4 saatte İpsala sınır kapısına vardık. Biraz araba kuyruğu vardı, 1 saat kadar bekledik, bir sürü ayrı noktadan geçtik, bürokrasiyi aştık ve "Kalimera Yunanistan" :)

Sınırı geçtikten sonra Alexandroupoli, bizdeki adıyla Dedeağaç'a yarım saatte vardık. Otelimiz Astir Egnatia tam beklediğimiz gibiydi. Odalar modern döşenmiş, temiz ve güzeldi. Bizi asıl mest eden odamızın önünde sadece bize ait olan deniz suyuyla doldurulmuş havuzdu. Doruk, simidin içinde takılırken biz de rahat rahat yüzdük :) Otelin önünde bir plaj var ama deniz taşlı olduğu için pek cazip gelmedi bize. Normalde havuz sevmem ama burda rahat ettiğimiz için hep havuzdaydık. Otelin kahvaltısı da gayet iyiydi.

Merkez, otele 10 dk yürüme mesafesindeydi. Orda kaldığımız iki akşam da Alexis Tavern'de (Yunanca adı Αλεξης) 'da yemek yedik. Hem yemeklerini (özellikle deniz ürünlerini) hem de mekan sahiplerini çok sevdik. Fiyatları da gayet makul. Yerini tarif etmek gerekirse, sahilde feneri biraz geçince (denizin karşı tarafında) sağda küçük bir ara sokağın başında. Sokağı, Taksim Asmalımescit kıvamında. (Alttaki fotoda sağ üstte görünen mekan).
Sahil yolu akşamları belli bir saatten sonra trafiğe kapatılıyor, yürüyüş için ideal bir yer haline geliyor. Ayrıca çocuklar için kocaman bir park ve etkinlik alanı var. Sahilin iç paralelinde kalan büyük caddede de çok fazla kafe&restoran var.



2 gün Alexandroupoli'de kaldıktan sonra Thassos'a (Türkçe adıyla Tasos'a) gitmek için 1,5 saatlik yolculuk sonrası Keramoti'ye vardık. Arabalı feribotla da 40 dk'da Thassas'a ulaştık. Orda da Hotel Macedon'da kaldık. Burayı Limenas merkeze yakın olduğu için seçtik. Odalar temiz, çalışanlar güler yüzlü. Ancak iki sıkıntı var; banyoda biri duş alınca bütün su odaya doluyor ve yerler kayıyor. Diğeri de kahvaltı pek iyi değildi. Yine de sevdim ben oteli.

Thassos'ta ilk gün Golden Beach'e gittik. Uzuuuun bir sahil şeridi, kamp alanı ve kafeleri var. Denizi çok temiz, sığ ve güzeldi ama beni asıl mest eden kumuydu. Kumdan kale yapmak orda anlam buldu resmen. Oğlum denize de kuma da doydu. 
Biz kamp alanı kısmından giriş yaptık, şezlong ve şemsiyeler ücretsizdi. İki gün sonra akşama doğru sırf kumu için tekrar uğradık oraya ama o gün deniz inanılmaz dalgalıydı, biraz yosun da vardı. Olsun biz yine kuma doyduk :)

İkinci gün La Scala Beach'e gittik. Bir şeyler yiyip içebileceğiniz, geniş şezlong ve minderlere yayılabileceğiniz hoş bir yer. Bütün günü orda keyifle geçirebilirsiniz sıkılmadan.

Son güne en güzeli sakladık; Marble Beach. Hayatımda gördüğüm en güzel deniz! Plajı minik mermer parçalarıyla kaplı olduğu için beyaz muhteşem görünüyor. Beyaz, mavi ve yeşil iç içe. Yalnız deniz çok çabuk derinleşiyor ve plajı baya küçük. Bir de oraya ulaşım biraz meşakatli. Yaklaşık 20 dk toprak bir yoldan gidiyorsunuz ama değer mi değer! Marble Beach'te tesis olmadığı için şezlong ve şemsiye yok, ordaki herkes kendi getirdiklerini kullanıyordu. Biz de biraz denizin tadını çıkarıp hemen yakındaki bir tesise geçtik. Deniz yine güzel ama yemekleri pek başarılı değildi. Aldığımız makarnayı lokum kutusu benzeri bir kutuyla verdiler yememiz için :)




Akşamları merkeze otelden yürüyerek gittik. Sahil kısmındaki oranın meşhur restoranlarından Simi'de yemek yedik genelde. Biz hiç sıra beklemedik ama zaman zaman acayip sıra oluşuyordu. Yemekleri güzel, servis yoğunluktan dolayı çok yavaştı. Fiyatlar gayet makul. Gittiğimiz bir diğer restoran da Mythos'tu. Orası da yoğun ama Simi kadar değil. Yemekler iyiydi. İkisi de sahilde hemen yol üstünde. En kalabalık mekan zaten Simi, uzaktan bile kendini belli ediyor. Mythos da biraz ilerisinde.

Dönüşte belki perşembe olmasının etkisiyle sınırdan 15 dk'da geçtik ve trafiğe denk gelmediğimiz için 7 saatte evdeydik. (Hafta sonu ve özellikle ağustos ayında ciddi kuyruklar olabiliyormuş).
Bu arada Thassos'tan İstanbul'a dönerken Tekirdağ çıkışında Meydan Köfte'ye uğramadan geçmeyin.


Ben bunları sevdim;
  • Marble Beach'in denizi, Golden Beach'in kumsalı, La Scala Beach'in yemekleri ve ortamı güzel.
  • Thassos' gidip Greek Salad (üzerinde koca bir kalıp beyaz peyniri olan mevsim salatası), deniz mahsülleri (kalamar hariç, ben genelde kalamarlarını beğenmedim, çıtır değildi) yemedem, meşhur içecekleri uzoyu ve frappeyi içmeden, Kavala kurabiyesini (mümkünse taze taze alıp) tatmadan dönmeyin.
  • Biz ağustosun son haftası ordaydık. Hava sıcaktı ama bunaltıcı değildi, Alexandroupoli'de kaldığımız iki gün ara ara bulutluydu.
  • Gittiğimiz hiç bir yer şezlong ve şemsiye ücreti istemedi.
  • Thassos'ta plajlarda baya çok arı vardı. Alerjisi olanların dikkat etmesinde fayda var.
  • Restoranların bazıları yemekten sonra karpuz ikram ediyor. Etmiyorlarsa da siz sipariş verin, çünkü karpuzları harika. 
  • Yemek kültürlerimiz çok yakın olduğu için çocuğuma ne yediririm derdiniz de pek olmuyor. (Çorba, köfte, balık bizim kurtarıcımızdı).
  • Sevdim seni Yunanistan, seneye başka lokasyonlarda yine görüşürüz umarım :)