Verona ve Garda Gölü

İtalya seyahatimizin kapanışını Verona ve Garda Gölü ile yaptık. Verona'ya, Venedik'ten yaklaşık 1,5 saatlik otobüs yolculuğuyla ulaştık. 

Verona, Kolezyum'a benzeyen arenası ve meşhur Juliet'in evi ile popüler olmasına rağmen görülecek daha pek çok yeri olan bir şehir. Mesela, renkli evlerle süslenmiş dar sokakları, tarihi meydanları ve ara sokaklarda karşınıza çıkan sıcak atmosferli kafeleri... Günün çoğunu bu şehirde geçirmemize rağmen tadı damağımızda kaldı diyebilirim. 

Şehri keşfetmeye, Adige Nehri kıyısında yükselen görkemli Castelvecchio Kalesi'nden başladık. 14. yüzyılda, askeri bir sığınak olarak inşa edilen bu tarihi yapı, özellikle kaleye bağlı kırmızı tuğlalı, kemerli taş köprüsüyle dikkat çekiyor. Ponte Scaligero olarak da bilinen bu köprü üzerinde yürümek ve nehri izlemek oldukça keyifli. Kalenin ayrıca ücretli bir müze bölümü de var.


Verona Arenası (Arena di Verona): Bra Meydanı'na geldiğinizde  Kolezyum'a benzeyen, 2000 yıllık geçmişine rağmen büyük kısmı ayakta kalabilmeyi başarmış bu görkemli yapı karşılıyor sizi. Bu arena, Roma döneminden günümüze ulaşan en iyi korunmuş amfitiyatrolardan biri olarak kabul ediliyor. Arenada, Antik dönemlerde, gladyatör dövüşleri, spor karşılaşmaları ve halk gösterileri düzenlenirmiş. Günümüzde ise önemli konserlere ev sahipliği yapıyor. Her yaz burada düzenlenen, dünyaca ünlü opera festivaline denk gelip, bu tarihi atmosferde bir konser izlemek ne kadar güzel olurdu kim bilir :)


Juliet'in Evi (Casa di Giulietta): Verona’nın dar sokaklarında yürürken bir kalabalıkla karşılaşıyorsanız, muhtemelen Juliet’in Evi’ne yaklaştınız demektir :) Shakespeare’in ölümsüz eseri Romeo ve Juliet sayesinde tüm dünyaya yayılan bu aşk hikâyesi, burada yaşanmaya devam ediyor resmen. Elbette hikâye kurgu ama Juliet’in gerçekten burada yaşamış olduğuna inanmak burayı ziyaret edenlerin hoşuna gidiyor sanırım :) 

Ev, taş duvarları, avlusu ve minicik balkonuyla çok hoş. Neredeyse ev kadar popüler bir şey daha var burada; avludaki Juliet heykeli. Rivayete göre heykelin göğsüne dokunanlar aşk hayatlarında şanslı oluyormuş. Gelenlerin çoğu bu geleneği yerine getiriyor ve heykelle fotoğraf çektirmek için sıraya giriyor :) Evin avlusunu gezmek ücretsiz ama içini gezmek ve balkona çıkmak ücretli.


Erbe Meydanı (Piazza delle Erbe): Ortasında kurulan taze meyveler ve çeşitli hediyelik eşyalarla süslü rengarenk tezgâhlar, çevresini saran tarihi binalar, kafeler ve çeşmelerle birlikte bu şehrin en güzel meydanı. 

Meydan, tarihi yapılar açısından oldukça zengin. Tepesindeki heykellerle dikkat çeken Maffei Sarayı, şehrin birçok noktasından görülebilen, etkileyici Lamberti Kulesipastel renkli Mazzanti Evleri meydanı güzelleştiren yapılar. Venedik’in simgesi olan San Marco Aslanı’nın yer aldığı beyaz mermerden yapılmış Aslan Sütunu ve meydanın ortasında yer alan zarif heykeliyle Madonna Verona Çeşmesi de burayı süsleyen güzel ayrıntılar.


Piazza dei Signori: Verona'nın en etkileyici meydanlarından biri olan bu meydan, ortasında yer alan Dante Heykeli nedeniyle halk arasında Dante Meydanı olarak da anılıyormuş. Ünlü şair Dante, sürgün yıllarında bir dönem Verona’da yaşamış ve halkla güçlü bir bağ kurmuş. Bu heykel, kentin Dante’ye duyduğu kültürel saygının bir simgesi olarak 1865 yılında meydana eklenmiş. 

Meydandaki Palazzo degli Scaligeri, uzun yıllar boyunca Verona’nın yönetim merkezi olarak kullanılmış sade, kale görünümlü bir saray. Hemen yanında ise zarif kemerleri ve çatısındaki heykelleriyle dikkat çeken Loggia del Consiglio yer alıyor.


Via Giuseppe Mazzini: Bra ve Erbe meydanlarını birbirine bağlayan, Verona’nın en ünlü ve en işlek alışveriş caddesi. 

Sant'Anastasia Bazilikası: Verona'nın en büyük kilisesi. Tuğla cephesiyle hem sade, hem etkiliyeci. İç kısmı da oldukça güzel.


Corso Porta Borsari: Adını Roma döneminden kalma tarihi şehir kapısından alan bu cadde, renkli evleri, kafeleri ve mağazalarıyla keyifli bir yürüyüş rotası sunuyor.

Verona Katedrali (Duomo di Verona): Sade ama etkiliyeci yapısıyla şehrin ana katedrallerin biri. Diğer önemli tarihi yapılar gibi şehrin tam merkezinde değil. Bra Meydanı'ndan, Katedrale doğru yürürken şehrin biraz daha modern sokaklarını keşfetme fırsatınız oluyor. Katedralin tam karşısındaki Caffè & Parole isimli tatlı kafeyi tavsiye ederim. Hem gayet uygun fiyatlı, hem katedral manzaralı. Daha ne olsun :)


Verona’dan yaklaşık yarım saatlik bir yolculukla son durağımız olan Garda Gölü’nün güney kıyısında yer alan Peschiera del Garda kasabasına ulaştık. 

İtalya'nın en büyük gölü olan Garda Gölü, Alpler'in yüksek zirvelerinden inen buzulların erimesiyle oluşmuş. Büyük olduğu için gölden çok denizi andırıyor. Peschiera del Garda ise tam anlamıyla bir sahil kasabası havasında. Gölde kano, yelken gibi su sporları yapılabiliyor. Gölün durgun ve berrak suyunu izleyerek kıyı boyunca yürüdük. Limanı geçince kendimizi kumsalda bulduk.  İnsanlar burada denizde yüzer gibi gölde yüzüyorlar. Şezlong, şemsiye ve ılık su, daha ne olsun :) Özellikle Almanya'dan buraya çok turist geliyormuş. 

Garda Gölü, bizim İtalya seyahatimizin kapanış noktası oldu. Verona’ya kadar gitmişken burayı görmek güzeldi. Ancak, olmazsa olmaz da diyemem açıkçası :)


Bu son yazımla birlikte 7 günlük İtalya maceramız sona erdi Her şey beklediğimden de güzel ve etkileyiciydi. Umarım dileyen herkes, bu eşsiz ülkenin farklı şehirlerini bizim gibi doyasıya keşfedebilir.