Kavala

Kendisi kurabiyesinden daha güzel şehir Kavala'da üç gecelik kısa bir tatil yaptık iki hafta önce. Bugüne kadar Yunanistan’da gidip de hayal kırıklığı yaşadığımız bir yer olmadı. Hem denizi, hem tarihi sokakları, hem de güzel yemekleri ile bizi mutlu eden bir şehir oldu Kavala da.

Arabayla İstanbul'dan Kavala'ya ulaşmamız yaklaşık 10 saati buldu. Ağustos sonu sınır kapılarında gurbetçilerin dönüş yoğunluğu olduğunu biliyorduk ama 4 saat sıra bekleyeceğimizi tahmin etmemiştik :) 

Kavala'da en büyük şanslarımızdan biri kaldığımız iki katlı, muhteşem deniz manzaralı şu evdi. İki aile birlikte daha çok vakit geçirmek için otel yerine ev kiralamayı tercih ettik. Sahipleri çok tatlı insanlar ve her konuda yardımcıydılar. Evden, merkeze yürüyerek 15-20 dakikada ulaşabiliyorsunuz ama dönüş yolu bol yokuş ve merdiven dolu olduğundan oldukça yorucu. Merkezde park sorunu da var. Arabayla gitmek isterseniz ücretli otoparklarda sıra beklemeyi göze almak gerekiyor. Kısacası konum olarak merkeze biraz daha yakın olsa iyi olurdu ama o da tek kusuru oldu bizim için.

Hava şansımıza çok güzeldi, bunaltmayan bir sıcak vardı. Üç gün boyunca doyasıya denizde vakit geçirdik. İlk gün şehre varışımız öğleden sonrayı bulduğu için zaman kaybetmemek adın, merkezde Perigiali Plajı'nda bulunan Arodo Beach Bar'a gittik. Kişi başı 3 euro harcama limiti var. Tesis ve yiyecek, içecekleri iyiydi. Bizim gittiğimiz gün deniz biraz dalgalıydı ve hafif yosun vardı. Girişi taşlık ve çabuk derinleşiyor ama suyun sıcaklığı çok güzeldi.

Ertesi gün Nea Peramos bölgesinde, Ammolofoi Plajı üzerindeki Koo Beach Bar'a gittik. Merkezden yarım saatlik bir yolculuk sonrası ulaşıyorsunuz. Deniz gerçekten harikaydı. Plaj komple kum, suyu ılık ve balıklarla birlikte yüzüyorsunuz. Yalnız burası da çabuk derinleşiyor. Koo Beach Bar, büyük ve konforlu bir tesis. Dj gün boyu güzel müzikler çalıyor. Burada arka sıralar için şemsiye başı 10 euro harcama limiti var. İşin güzel yanı istediğiniz kadar şezlong kullanabiliyorsunuz. Genel yiyecek, içecek fiyatları ortalamanın biraz üzerinde. Bugüne kadar gittiğim tüm beachlerin içinde gördüğüm en güzel soyunma kabini, wc ve duş alanı tasarımı bu tesisteydi. Küçük bir ayrıntı ama herhangi bir yerde beach açmayı düşünenlere burayı görmelerini tavsiye ederim :)

Bu plajı çocuklar için unutulmaz kılansa, denizin içindeki Spash Island Waterpark isimli şişme oyun parkuru oldu. Bir saati kişi başı 10 euro. 8 yaş üstü kabul ediliyor. Bir yetişkinin çocuklara refakat etmesi gerektiği için ben de mecburi deneyimlemiş oldum ve gayet keyif aldım. Sırf bu parkurdan dolayı, çocukların ısrarıyla üçüncü günümüzde de aynı yere geldik. 

Kavala'da gezmek için iki ana bölge var. Bunlardan ilki, limanın olduğu kısım. Gittiğimiz güzel restoranlar buradaydı. İkincisi ise şehrin merkezi, özellikle eski kent olarak geçen Panagia bölgesi.

Şehir merkezini gezmeye Kavala Su Kemeri'nden (Kamares) başladık. Kökeni Roma dönemine uzansa da şu anki hali Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmış. Görünüşü ve çevresi ile Unkapanı'ndaki Bozdoğan Kemeri'ni andırıyor.

Sonraki durağımız Aziz Nikolaos Kilisesi oldu. Pargalı İbrahim Paşa tarafından cami olarak inşa ettirilen bu yapı, 1920'li yıllarda Osmanlı'nın çekilmesinden sonra kiliseye çevrilmiş. Kısaltılan minaresinin yerine çan kulesi yapılmış. Kiliseyi ilginç kılan kısmı, genelde içeride gördüğümüz duvar resimlerinin bu kilisede dış cephede de bulunması.

Kilisenin tam karşısındaki yokuşu tırmanmaya başlayınca eski kent, Panagia bölgesine ulaşmış olduk. Şehrin tarihi dokusunu kaybetmemiş, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarlarını çıkarak tepeye doğru yol almak gerçekten çok keyifli. 

Panagia’daki duraklarımızdan biri Halil Bey Camii oldu. Fuşya renkli bu yapının bulunduğu yerde bir zamanlar bir kilise varmış. 16. yüzyılda yıkılıp, yerine cami yapılmış. Daha sonra cami işlevini kaybetmiş ve günümüzde belediyenin kültürel etkinliklerine ev sahipliği yapan bir yere dönüşmüş. Caminin tabanındaki cam zeminden eski kilisenin kalıntıları görülebiliyormuş ama biz gittiğimizde kapalıydı.

Azimle çıktığımız yokuşun sonunda şehrin en yüksek noktasındaki Kavala Kalesi'ne ulaştık. Bizans döneminde yapılmış, Osmanlı döneminde ise şimdiki halini almış bu kale; surlar, cephanelik ve zindan olarak kullanılan bölümler ile büyük bir kuleden oluşuyor. Surların üzerine çıkıp, hafif kalp çarpıntısıyla dolaşmak gayet keyifli :) Ancak  en güzeli dar merdivenleri tırmanarak ulaşılan kulenin tepesinde 360 derece şehir ve deniz manzarasını izlemek. Kaleye giriş ücreti 5 euro. İçinde küçük bir kafe de var.

Panagia’daki en önemli yapılardan biri de Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Evi ve Heykeli. Osmanlı döneminde Mısır Valisi olarak görev yapmış Mehmet Ali Paşa’nın doğup büyüdüğü iki katlı, deniz manzaralı konak müze olarak gezilebiliyor. Bahçesinde ise Paşa’nın at üstünde tasvir edildiği bronz heykel bulunuyor.

Evin hemen yanında, taş duvarlı, kırmızı kiremitli ve kubbeli yapısıyla Ekklisia Kimisi Theotokou Kilisesi yer alıyor. Sade görüntüsüyle oldukça etkileyici. Kilisenin adı "Meryem Ana’nın göğe kabulü" anlamına geliyormuş. Yanındaki her yanı deniz manzaralı okul ise manzarasıyla bizi kıskandırdı. Orada okuyan çocuklara özendik resmen :)

Panagia bölgesinin yorucu yokuşları bizi acıktırınca Tavern Koutoukaki isimli restoranda bir şeyler yiyelim dedik. Hem deniz ürünleri, hem kebap, hem de pizza yapan çok renkli bir yer :) Deniz ürünleri ve pizzaları başarılıydı. Sahipleri Türkçe biliyor ve sıcak kanlı insanlar. 

Kavala'nın liman kısmı ise akşamları çok keyifli, güzel restoranlar burada yan yana dizili. Biz bunlardan ikisini deneyimledik; Savvas ve Balaouro. Deniz mahsülleri ağırlıklı yediğimiz her şey güzeldi iki restoranda da. Yalnız Savvas'ın servisi biraz daha hızlı, fiyatları ise diğerinden biraz daha yüksek. 

Ve tabii ki Kavala kurabiyesi olmadan olmaz :) Biz iki farklı yerden denedik ve ikisini de sevdik. Biri merkezde, Aziz Nikolaos Kilisesi’nin çaprazındaki Ioakimidis, diğeri ise Panagia’da bahsettiğim restoranın yanındaki Kimis. Hediyelik için yine Panagia’ya çıkan yokuşta pek çok seçenek var ama en güzel hediye bence bir kutu Kavala kurabiyesi :)

Sevdiklerimle geçirdiğim, üç günlük Kavala maceramız mutlu anılarla son buldu. Dönüş yolunda defalarca gidip doyamadığımız Alexandroupoli deki Aya Yorgi'ye (Ai Giorgi) uğradık. Çocuklar denizle vedalaşırken biz de manzaraya karşı yemeğimizi yedik. Son olarak geçen sefer gidip memnun kaldığımız Kyklopas'a uğrayıp zeytinyağlarımızı stokladık. Burası zeytin ağaçları ile bezeli büyük bahçesi, dilerseniz rehberli gezebileceğiniz üretim tesisi ve tadım yapabileceğiniz zeytin ve zeytinyağları ile çok güzel bir yer. Makri tarafına yolu düşenlere tavsiye ederim.