Geçen sene Thasos'a gidip güzel bir tatil geçirince bu sene rotayı yine Yunanistan'a çevirip Rodos'u (Rhodes) görmek istedik. Ege'deki 12 adanın en büyüğü olan Rodos, benim gibi biraz gezmek, bol bol yüzmek, güzel yemek yemeyi sevenler için ideal bir tatil yeri :)
Rodos'a daha önce İstanbul'dan direkt uçuşlar varken, şu an sadece aktarmalı uçuşlar var ve aralarda bekleme saatleri uzun. Direkt uçuş olsa ne güzel olurdu! 2,5 yaşındaki oğlum ve bir dolu eşyayla ulaşım biraz meşakkatli oldu bizim için. İstanbul'dan Dalaman'a uçuş, ordan Marmaris'e 1,5 saat otobüs yolculuğu (Havaş ve Muttaş internet sitelerinde saatleri var), otogarda indikten sonra kısa bir taksi yolculuğu (Marmaris'te taksi ücretleri İstanbul'un 3, 4 katı yalnız!) ve nihayet Yeşil Marmaris ile 1 saat 20 dakika süren bir feribot yolculuğu ve işte orda Rodos :) Tabi bu arada günde iki feribot seferi olduğu için (saat 09 ve 17'de) arada mutlaka bekleme süresi de oluyor. Biz bu süreyi değerlendirmek için limana yakın mesafede olan Aktaş plajına uğrayıp Marmaris'te de denize girmiş olduk.
Feribottan inip, limandan çıkar çıkmaz surlarla çevrili old town'la (eski şehir) tanıştık. Bu taraf adanın tarih kokan kısmı. Ortaçağ'dan kalma surlarla çevrili bu bölgede, Tapınak şövalyeleri tarafından inşa edilmiş 6 kapılı Rodos kalesini, zemini taşlarla döşenmiş Şövalyeler Caddesi'ni gezdik. Envai çeşit hediyelik eşya satan dükkan ve kafeleri olan Sokrates Caddesi'nden yukarı kalenin en tepesine çıkıp burda pembe duvarlarıyla Kanuni Sultan Süleyman Camisi'ni, Rodos saat kulesini, Grand Masters (Büyük Üstadlar) Sarayı'nı gördük. Biz buraları gündüz gezdik ama akşam manzara ayrı bir güzeldir eminim. Ayrıca bu bölgeye yakın, yaklaşık 40 dakikalık bir Rodos turu yaptıran, saat başı kalkan turlar var. Akşama doğru, gezmekten yorulduğunuz anda mis manzara garantili güzel bir seçenek bence.
Rodos'un new town (yeni şehir) kısmına ise bu bölgeden biraz yürüyerek ulaşmak mümkün. Kaldığımız otel ve gittiğimiz plajlar bu kısımdaydı. En meşhur restoranlar, daha doğrusu ordaki ismiyle tavernalar, barlar sokağı da bu kısımda.
Biz Hotel Angela'da kaldık, Booking bize yine iyi bir kılavuz oldu. Çalışanları ilgiliydi, oda 3 kişi için biraz küçüktü ama temizdi. Konumu gayet iyi yerde, Elli plajına ve new town tarafındaki merkeze yürüme mesafesinde. Hatta biz old town tarafına da yürüyerek ulaştık. Yalnızca feribottan indiğimizde eşyalarımız olduğu için taksiye bindik, o da 5 dk sürdü. Taksi fiyatları da yüksek değil, hemen hemen İstanbul gibi.
Adanın kuzey tarafında alabildiğine mavi tonlarıyla upuzun bir plaj var; Elli. Denizi zaman zaman hafif dalgalı ve serindi bizim gittiğimiz günlerde. Minicik çakıl taşlarıyla kaplı plaj, çocuklar için oynamaya müsait. Plaja girişler ücretli değil ama şezlong ve şemsiye için ücret ödüyorsunuz Rodos'ta. (Kumlara havlu atıp güneşlenen çok kişi var). Plaj genelde kalabalık oluyor, özellikle hafta sonuna denk gelen günlerde erken saatlerde gidip yer tutmakta fayda var. Bütün gün sahilde, taze meyve ve soğuk içecek satan seyyar satıcılar, masaj yapan Uzakdoğu'lu kadınlar turluyor.
Rodos'a tatile gideceğimizi duyan herkesin mutlaka görmelisin dediği bi yer vardı; Lindos. Bu tatilin en güzel kısmıydı benim için. Bir gün için araba kiraladık Butterfly Rent a Car diye bir yerden. Çocuk için oto koltuğu da temin ediyorlar. (1 gün 50 euro'ydu). (Rodos merkezden kalkan otobüsler de gidiyormuş Lindos'a). Yolumuz yaklaşık 1 saat sürdü. Lindos şirin bir köy; dar sokakları, beyaz evleri, hediyelik eşya satan dükkanları, dondurmacıları, kafeleri, hepsi ayrı güzel olan.. Merkezine ulaşınca yoğun bir turist grubuyla karşılaştık, araba için yer bulmak da biraz zor oldu. Hava çok sıcak olduğu için kaleye çıkamadık ve Akropolis'i göremedik. Ordan manzaraya bakmak da keyiflidir eminim. Hemen meydanda eşek kiralayıp tepeye çıkmak da mümkün ama onlara bu eziyeti yapmak pek mantıklı değil bence. Denize girmek için hemen bu meydanın alt kısmında bulunan büyük bir plaj var ama biz burası yerine arabayla bir kaç dakikada ulaştığımız küçük bir koy olan St Paul's Bay'a gittik. Denizi tek kelimeyle muhteşemdi. Sıcak, kumlu, durgun resmen havuz gibi. Zaten küçük bir yer. Biz gittiğimizde son iki şezlongu kiraladık şansımıza. Plajın hemen solunda Tambakio isimli bir restoran var, makarnaları oldukça lezzetli. Sağ tarafta ise küçücük beyaz bir kilise var, sürekli nikah kıyıldığı için ortalık gelin, damat kaynıyor :) Lindos, deniz sevenler için bir cennet bence. Hatta Rodos tatili düşünenlere önerim en az 1-2 gün bu civarda kalmaları...
Yemek konusunda sonsuz seçenek var, özellikle new town kısmında. Bizim otele çok yakın, tesadüfen keşfettiğimiz Kipos'sa benim favorim, kesinlikle önerebileceğim bir mekan. Sitesinde harita mevcut. Huzur veren ferah bahçesinde yediğimiz her şey çok lezzetliydi ki bu yüzden 3 gün aynı yerde yemek yedik. Çalışanları da çok güler yüzlü, bir tanesi Türkçe konuşuyor üstelik! Domates çorbası, ızgara kalamar, karides güveç, çupra, Greek salad, pita bread (bizim kebapçılardaki pidenin aynısı, zeytinyağlı hali ama ben tek başına bununla doyabilirim :)), saganaki feta (un ve yumurtaya bulanmış beyaz peynir kızartması) bizim yiyip sevdiklerimiz. Porsiyonları da büyük baya. Ayrıca yine buraya yakın mesafede en meşhur restoranlardan biri olan Koykos'a gittik. Oranın atmosferi de güzel. Yemek konusunda idare eder diyebilirim. Kipos bence daha iyiydi. Bir iki tane beğenmediğimiz restoran da oldu. Onlardan biri Olive Restaurant. (Giderseniz de pizza ve makarna yemeyin).
Bütün bu güzelliklerin yanında kötü bir deneyim de yaşadık. Tatilin 2. günü oğlum hastalandı ve bir geceyi hastanede geçirdik. Neyse ki üniversite hastanesinin çocuk acili vardı. Doktor yazlık yerlerde sık rastlanan virütik bir durum olduğunu söyledi ve korktuğumuz için ertesi gün dönmeyi düşünen bizi kalmaya ikna etti. Ayrıca çok güzel Türkçe konuşuyordu, gurbette çaresiz kalmış bize o anda çok iyi geldi. Tatile gitmeden önce hangi bölgede hangi hastane var, çocuk acili var mı ve sigorta neleri kapsıyor diye bakmak gerekirmiş, bunu öğrendik. Bu arada Eureko seyahat sigortası yaptırmıştık. Sudan sebeplerle masraflarımızı karşılamadılar. Bugüne kadar seyahatlerimizde hep boşuna para ödemişiz yani..
Şimdi de notlar;
Biz Hotel Angela'da kaldık, Booking bize yine iyi bir kılavuz oldu. Çalışanları ilgiliydi, oda 3 kişi için biraz küçüktü ama temizdi. Konumu gayet iyi yerde, Elli plajına ve new town tarafındaki merkeze yürüme mesafesinde. Hatta biz old town tarafına da yürüyerek ulaştık. Yalnızca feribottan indiğimizde eşyalarımız olduğu için taksiye bindik, o da 5 dk sürdü. Taksi fiyatları da yüksek değil, hemen hemen İstanbul gibi.
Adanın kuzey tarafında alabildiğine mavi tonlarıyla upuzun bir plaj var; Elli. Denizi zaman zaman hafif dalgalı ve serindi bizim gittiğimiz günlerde. Minicik çakıl taşlarıyla kaplı plaj, çocuklar için oynamaya müsait. Plaja girişler ücretli değil ama şezlong ve şemsiye için ücret ödüyorsunuz Rodos'ta. (Kumlara havlu atıp güneşlenen çok kişi var). Plaj genelde kalabalık oluyor, özellikle hafta sonuna denk gelen günlerde erken saatlerde gidip yer tutmakta fayda var. Bütün gün sahilde, taze meyve ve soğuk içecek satan seyyar satıcılar, masaj yapan Uzakdoğu'lu kadınlar turluyor.
Rodos'a tatile gideceğimizi duyan herkesin mutlaka görmelisin dediği bi yer vardı; Lindos. Bu tatilin en güzel kısmıydı benim için. Bir gün için araba kiraladık Butterfly Rent a Car diye bir yerden. Çocuk için oto koltuğu da temin ediyorlar. (1 gün 50 euro'ydu). (Rodos merkezden kalkan otobüsler de gidiyormuş Lindos'a). Yolumuz yaklaşık 1 saat sürdü. Lindos şirin bir köy; dar sokakları, beyaz evleri, hediyelik eşya satan dükkanları, dondurmacıları, kafeleri, hepsi ayrı güzel olan.. Merkezine ulaşınca yoğun bir turist grubuyla karşılaştık, araba için yer bulmak da biraz zor oldu. Hava çok sıcak olduğu için kaleye çıkamadık ve Akropolis'i göremedik. Ordan manzaraya bakmak da keyiflidir eminim. Hemen meydanda eşek kiralayıp tepeye çıkmak da mümkün ama onlara bu eziyeti yapmak pek mantıklı değil bence. Denize girmek için hemen bu meydanın alt kısmında bulunan büyük bir plaj var ama biz burası yerine arabayla bir kaç dakikada ulaştığımız küçük bir koy olan St Paul's Bay'a gittik. Denizi tek kelimeyle muhteşemdi. Sıcak, kumlu, durgun resmen havuz gibi. Zaten küçük bir yer. Biz gittiğimizde son iki şezlongu kiraladık şansımıza. Plajın hemen solunda Tambakio isimli bir restoran var, makarnaları oldukça lezzetli. Sağ tarafta ise küçücük beyaz bir kilise var, sürekli nikah kıyıldığı için ortalık gelin, damat kaynıyor :) Lindos, deniz sevenler için bir cennet bence. Hatta Rodos tatili düşünenlere önerim en az 1-2 gün bu civarda kalmaları...
Yemek konusunda sonsuz seçenek var, özellikle new town kısmında. Bizim otele çok yakın, tesadüfen keşfettiğimiz Kipos'sa benim favorim, kesinlikle önerebileceğim bir mekan. Sitesinde harita mevcut. Huzur veren ferah bahçesinde yediğimiz her şey çok lezzetliydi ki bu yüzden 3 gün aynı yerde yemek yedik. Çalışanları da çok güler yüzlü, bir tanesi Türkçe konuşuyor üstelik! Domates çorbası, ızgara kalamar, karides güveç, çupra, Greek salad, pita bread (bizim kebapçılardaki pidenin aynısı, zeytinyağlı hali ama ben tek başına bununla doyabilirim :)), saganaki feta (un ve yumurtaya bulanmış beyaz peynir kızartması) bizim yiyip sevdiklerimiz. Porsiyonları da büyük baya. Ayrıca yine buraya yakın mesafede en meşhur restoranlardan biri olan Koykos'a gittik. Oranın atmosferi de güzel. Yemek konusunda idare eder diyebilirim. Kipos bence daha iyiydi. Bir iki tane beğenmediğimiz restoran da oldu. Onlardan biri Olive Restaurant. (Giderseniz de pizza ve makarna yemeyin).
Bütün bu güzelliklerin yanında kötü bir deneyim de yaşadık. Tatilin 2. günü oğlum hastalandı ve bir geceyi hastanede geçirdik. Neyse ki üniversite hastanesinin çocuk acili vardı. Doktor yazlık yerlerde sık rastlanan virütik bir durum olduğunu söyledi ve korktuğumuz için ertesi gün dönmeyi düşünen bizi kalmaya ikna etti. Ayrıca çok güzel Türkçe konuşuyordu, gurbette çaresiz kalmış bize o anda çok iyi geldi. Tatile gitmeden önce hangi bölgede hangi hastane var, çocuk acili var mı ve sigorta neleri kapsıyor diye bakmak gerekirmiş, bunu öğrendik. Bu arada Eureko seyahat sigortası yaptırmıştık. Sudan sebeplerle masraflarımızı karşılamadılar. Bugüne kadar seyahatlerimizde hep boşuna para ödemişiz yani..
Şimdi de notlar;
- Biz temmuzun son haftası ordaydık. Hava sıcaktı ama Rodos genelde rüzgarlı olduğu için çok bunaltmadı. Akşamları denize yakın kısımlarda uzun kollu giydiğimiz de oldu.
- Oğlumun rahatsızlığı bizi biraz korkuttuğu için gitmeyi planladığımız bazı yerleri iptal ettik. Eğer bir gün tekrar gidersek Tsampika plajını, Yedi Pınar'ı (Epta Piges), Kalithea'yı görmek istiyorum.
- Marmaris'ten Rodos'a giderken feribot inanılmaz salladı, bir kaç kişiyi deniz tuttu. Dönüşte daha az salladı, muhtemelen giderken rüzgara denk geldik. Bu konuda hassas olanlar zorlanabilir.
- Biz Rodos merkezde 5 gece kaldık. Tekrar gidersek en az 2-3 gün Lindos tarafında kalmak isterim, oranın denizi bambaşka.
- Gece hayatı için de bir sürü bar ve meşhur Colorado gece kulubü var gidebileceğiniz. Tabi çocuklu biz, önünden geçmekle yetindik :)
- Çocukla Rodos'a gitmeyi düşünenler için yolun biraz yorucu olması dışında söyleyebileceğim hiç bir sıkıntı yok. Yemekler zaten bizimkilerle aynı, her yerde taze balık bulunuyor. Hava dayanılmayacak kadar sıcak değil.
- Thasos'la, Rodos tatili arasında kalanlara şunu söyleyebilirm: Gezmek için Rodos, deniz için Thasos :)